SATILDI

Nedim Günsur (1924 – 1994) Sanatçı Bilgisi İçin Tıklayınız

"Madenciler"

Nedim Günsür’ün Kent Yaşamı, Sanayileşme, Göç Resimleri: 60'lı yıllar, Türkiye ve Türk insanı için görece özgürleşme yılları, kentleşme, kentlileşme olgusunun ve sanayileşme girişimlerinin başlangıcıdır. Bu somut olgular, o günün koşullarında, hem güncel yaşamda, hem sosyo-ekonomik ve kültürel yapıda çok farklı biçimlerde karşılığını bulacak ve resim sanatımız bu süreç ve yeni oluşumlardan etkilenmekte gecikmeyecektir. Toplum ilgisi yoğun olan sanatçılar kendi bireysel çevre algıları ve dünya görüşleri çerçevesinde ve kullandıkları plastik dilin olanakları bağlamında bu soru ve sorunlara yaklaşma yollarını arayacaklardır. Nedim Günsür de bu sanatçılardan bir tanesidir. Söylemek bile fazla, ressam olduğunu, çevresine ve ele aldığı olaylara bakışında resimsel dilin olmazsa olmaz bir nitelik taşıması gerektiğini hiçbir zaman unutmadan, "umut"un ön planda olduğu, kendine özgü insani bir dünya arayışını kesintisiz olarak bu yaklaşımla sürdürecektir. Bunun sonucunda da başkaları tarafından resimsel olmadığı düşünülen en basit konulardan bile içselleştirilmiş başyapıtlar üretmesini başaracaktır. Sanatçının sorunun bir duyuş, düşünüş ve bunlara bağlı bir yaratış sorunu olduğunun farkına varmak için özel bir çaba göstermesi gerekmemiştir Günsür'ün. O, naif özellikler taşıyan, alçakgönüllü, yalın ve içten olan kişilik yapısının doğal avantajlarıyla, gündelik yaşamda olduğu gibi, meslek olarak seçtiği ve tutkuyla sürdürdüğü resim sanatında da yalan söylemesini beceremez. Özü sözü birdir... Bu yaklaşımının bir devamı olarak el attığı her konudan içselleştirilmiş sahici resim dizileri ortaya çıkar. 

Nedim Günsür, “Retrospektif”, Aydın Ayan, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2006

Duralit üzeri yağlı boya

72 x 50 cm

1963, imzalı

Tahmini Fiyat Aralığı:170.000TL - 250.000TL

Peyiniz: TL

Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde

Komisyon: 10% K.D.V.: 33.000,00 TL Toplam Maliyet: 198.000,00 TL

Nedim Günsur

Nedim Günsur

Nedim Günsur (1924 – 1994)

1924 yılında Ayvalık'ta doğmuş, doğduğu yıl ailesi İstanbul’a taşınmıştır. Küçük yaşlarda başlayan resim tutkusu ile İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi), Bedri Rahmi Eyüboğlu Atölyesi'nde öğrenim gördü. “On'lar Grubu”nun kuruluşuna katıldı. 1948'de Akademi'nin Yüksek Resim Bölümü'nü birincilikle bitirdi. Fransız Hükümeti’nin verdiği bursla gittiği Paris'te, dört yıl Leger ve Lhote atölyelerine izleyici olarak katıldı. Öğrencilik yıllarında izlenimci üsluba sahipti. 1950'lere doğru ise Paris'te aldığı eğitimin etkisiyle soyuta yönelmiş, daha sonra naif öğelerin öne çıktığı dışavurumcu bir anlatıma ulaşmıştır. Paris yıllarında başlangıçta ne yapacağına, hangi yöne gitmesi gerektiğine karar vermekte oldukça zorlanan ve farklı arayışlar içine giren Günsür, dünyaya bakışının olgunlaşması sonrasında rahatlayacak ve alttan alta sürüp gitmekte olan insani duyarlığından beslenen ilgileri yeniden ve yaşamının sonuna dek bir daha kesintiye uğramadan izlemeye devam edecektir. Öğrencilik döneminde yaptıklarından son resimlerine dek ürettikleri onun özgeçmişinin ve ilgi alanlarının plastik dile dökülmüş göstergeleri gibidir. Neyi düşünmüş, neyi duyumsamışsa onu içselleştirmiş, resim diliyle (çizgi, açık-koyu, renk, ritm, istif…) yaşadığını görselleştirmiştir Günsür. Çocukluk anıları, düşleri, umutları da girmiştir resimlerine, yokluk, yoksunluk, yoksulluk, ayrılık, kırım, kıtlık, kıyım ve savaşın acıları, birebir görüp yaşadıkları, tanık oldukları da. O ürettikleriyle yaşadığı toplumun ve çağının bir tanığı olmayı amaçlamıştı çünkü. Günsür’ün yapıtlarında yaşanan çevre ile işlenen konu/tema arasında dolaysız bir bağ vardır. Üslupçu bir ressamdır; bildiğiyle yetinmez ama bulduğunu da yitirmez. Geçmişte ele aldığı izlek (tema) ve konuları sonraki yıllarda bir daha ele alabilir, önceden deneyip uzaklaştığı konulara, zamanla başka yolları denedikten sonra geçmişte sınadıklarıyla yakınlaşan yeni çalışmalarla yeni bakışlar getirebilir, getirmiştir. Bazı resimlerinde açık-koyuya, bazılarında çizgi ve dokuya, bir kısmında ise zaman zaman tamamlayıcı, zaman zaman karşıt renklerin kullanımına öncelik veren Günsür, bu plastik elemanları hemen her resminde büyük bir içtenlik ve ustalıkla kullanır. Bunun sonucu olarak da, ele aldığı her konunun plastik dile dökülüşünde, izleyiciyi, her gerçek sanat yapıtında olduğu gibi yeniden yaratılmış bir dünyayla karşı karşıya getirir. Bu dünya, Günsür’ün hemen her döneminde ve resminde duyumsanabilen düşsel gerçekçi bir dünyadır. Toplumsal yaşama açık, insancıl öğelere duyarlı, kişilikli ve özgün bir resim anlayışı olan sanatçı 1994 yılında İzmir'de vefat etmiştir.