"Figür"
Ömer Uluç'un en aranan dönemine ait bir yapıt; 80'li yıllar Paris dönemi…
Soyutla Figür Arasında: Tüm üslup macerası boyunca figüratif ve soyut arasındaki karmaşık bağlılığı irdeleyen Ömer Uluç, bu sorunu 1974-77 yıllarını kapsayan Nijerya deneyimi ve son olarak sanat yaşamını sürdürdüğü 80’li yılların Paris deneyimleri üzerinde de yoğunlaştırmıştır. Figüratif ve soyut ilintisi reel ve soyut imge arasındaki ilinti bağlamında ele alındığı zaman bu sorunsala çözüm arama çabalarında ilk figürleşme sürecinin gergin ortamına denk düşenler yine de daha önceki yıllardır. Uluç’un 1969’da kendisiyle yapılan bir konuşmada, batı resim geleneğinin tam bir karşıtı olarak nitelediği yerel gelenekleri, bir renk yığının bir kuşa ya da çiçeğe, geometrik bir kitle plastiğinin bir figüre, çizimin ya da yazının bir insan yüzüne dönüşmesi diye tanımlıyordu (Yeni Dergi, 1969). Doğaya bakarak biçimi oluşturmak yerine, soyut bir tasarımı ortak anlam hedefleri için seferber etmek. Böylece hem figüratif hem de soyut olan bir imgenin elde edildiği bir mantıkla bütünleşmek. Reel tasarımın karşısına konabilecek imgesel bir tasarım amacının gerçekleşme koşulları nesneden soyutlanmış çizim, renk ya da kitle öğeleri aracıyla gösterilen nesnelerin belirlendiği birer gösterge şemasında bulunabilirdi.
Sezer Tansuğ, “Ömer Uluç”, Galeri Nev Kitabevi, 2003, Sayfa: 25, 26
Tuvale marufle kağıt üzeri yağlı boya
57 x 43 cm
1986, imzalı
Tahmini Değer: 350.000 TL - 450.000 TL
Peyiniz: TL
Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde
Peyler
4Paylaş
Ömer Uluç ( 1931 - 2010 )
1931 yılında İstanbul’da doğdu. Nuri İyem Atölyesi’nde (Tavanarası Ressamları) ilk resim çalışmalarına başladı. ABD’de (Texas, Boston ve New York) önce mühendislik daha sonra resim öğrenimi gördü. İlk kişisel sergisini Boston’da (Earl Pilgrim) 1955’te açtı. Paris, Amerika, Meksika ve Nijerya’da araştırmalar yaptı. Uluç’un, içinde gizli figürsel oluşumlar saklayan resimleri, fırça tekniğine dayalı, özgün bir dışavurum estetiği geliştirmeye yöneliktir. Uluç’a göre enerjisi sürmekte olan her olgu çağdaştır. Sanat eserlerinde birçok farklı malzemeler kullanan Ömer Uluç, Türk Çağdaş Sanatı’nda kendi jenerasyonunun öncülerindendir.
Sanatçı resimlerindeki figüratif soyutlama tarzındaki yaratıkları heykellerine de taşımıştır. Uluç’a göre bu resimlerin, heykellerin ve çeşitli görsel nesnelerin bir araya gelmesi gibi, onların toplanması, yapılması, belli uğraklar ve momentumlar oluşur. Aralarında yeniden gruplaşmalar, yeni bir olgu, yenibir kurgu ve yeni bir mesaj çıkar ve onlar öylece işaretlenir. 1988’de kalınlaşan fırça darbeleriyle çalıştığı resimlerinde aynı imgeyi tekrarlayarak iki ya da daha fazla tuvali birbirini tamamlar şekilde tasarlamaya başlayan Uluç, 1990’ların başından itibaren çok parçalı tuvallerinden ‘’çıkmalı’’ resimler olarak adlandırdığı ve kolaj tekniğinden faydalanarak imgeyi tuval sınırlarının dışına taşıran resimler üretti. 90’ların sonundan itibaren sanatçı resimlerinde kullandığı sarmal renk yumaklarını önceleri halat sonraları ise plastik hortum kullanarak heykeller üretmeye başladı ve heykelleri serbest olarak büyük boyutlu resimlerin önünde kullanarak yerleştirmeler yaptı.
Eserleri yurt içinde ve yurt dışında birçok müze ve özel koleksiyonlarda yer alan Uluç, aynı zamanda Yurtdışı çağdaş sanat fuarlarına dünyanın önde gelen uluslararası galerileriyle katılan ilk Türk çağdaş sanatçılarından biridir. 2010 yılında İstanbul’da vefat etmiştir.