"Composition Abstrait"
Selim Turan’ın Özgürlük Simgeleri: Yumuşak bir ritimle kendi içinde çoğalan renkler… Kararlı bir atılımla birleşerek yükselen, doruklara uzanan kalın ve vurucu çizgiler… Egemen bir rengin gizemine gömülen, katmanlarda gizlenerek varsıllaşan renkler… Sonsuz derinliklere doğru çağlayan dokusal ve renksel geçişler… Dingin, güven verici sonsuzluklarda anlık çatışkılar ve patlamalarla yükselen sarsıcı duygular… Bir nokta ya da renkle tekrar kararlı sonsuzluklara gömülerek örtüşen taşkınlıklar…
Renkler gibi bir özün içinde özümsenerek çoğalan, çizgiler gibi kesişme ve yükselme katmanlarında coşan özgür anlatımlardır Selim Turan’ın yapıtları. Çok renkliliğin ve dinamik biçimselliğin anlamına yeni anlamlar katan özgürlük simgeleridir. Soyut olarak kısaca tanımlanan bu engin anlamlar yüklü resimler.
Dr. Kıymet Giray, “Selim Turan”, Yapı Kredi Kültür Merkezi, 1996, Sayfa: 2
Karton üzeri guaj
65 x 50 cm
imzalı
Provenans: Galeri K, Paris
Tahmini Değer: 110.000 TL - 150.000 TL
Peyiniz: TL
Güncel Fiyat: TL Lot Sizde Değil Lot Sizde
Peyler
5Paylaş
SELİM TURAN (1915 - 1994)
Selim Turan, 1915 yılında İstanbul’da doğdu. Babasının İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin önde gelen üyelerinden biri olması nedeniyle Turan, büyürken babasının hem Batı hem de Doğu kültürlerinin özünü benimseme idealinden güçlü bir şekilde etkilendi. Küçük yaştan beri resme ilgi duyan sanatçı, geleneksel Türk sanatlarının önemli ustaları olan İsmail Hakkı Altunbezer, Hattat Kamil Efendi ve Necmettin Okyay ‘dan etkilenmiştir. Aynı zamanda Turan, Galatasaray Lisesi öğrencisiyken resme olan ilgisi giderek arttı ve 1935'te İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne girdi.
Akademide ilk yıllarında 1914 Kuşağı diye adlandırılan sanatçılardan Feyhaman Duran, Nazmi Ziya ve Zeki Kocamemi'nin atölyelerine katıldı. Ancak Milli Eğitim Bakanlığı'nın uygulamaya koyduğu üniversite reformları kapsamında Léopold Lévy (1882-1966) Resim Bölümü'nün başına getirilince daha liberal bir yaklaşım benimsendi. Lévy'nin etkisiyle Selim Turan ve aralarında Agop Arad, Nuri İyem, Tiraje Dikmen ve Naile Akıncı'nın da bulunduğu diğer öğrenciler, modern Türk resmine yeni bir bireysellik ve özgüven getirdi. Ülke sanat tarihinin bu önemli dönüm noktası olan 1941 yılında Beyoğlu Matbaası'nda düzenlenen ve Selim Turan, Nuri İyem, Haşmet Akal, Agop Arad, Avni Arbaş, Turgut Atalay, Abidin Dino'nun eserlerinin yer aldığı 'Liman' sergisi Turan’ın ilk karma sergisiydi. Selim Turan, Akademi'den 1938'de mezun oldu ve sonraki birkaç yıl, sanatçı olarak kendi yolunu keşfetme ve kendi yolunu arama dönemiydi. Bu arada Üsküdar Sultantepe Ortaokulu, Kadıköy Sanat Enstitüsü ve Moda Kız Sanat Okulu başta olmak üzere çeşitli okullarda resim öğretmeni olarak çalıştı. Sanatçı bu dönemdeki çalışmalarını 'gerçekçi' olarak tanımlasa da konularını salt gerçekçi bir şekilde yorumlamadı. Turan, balıkçılar, okul çocukları, pazarlar gibi gündelik hayattan konuları tasvir ederken temaları yapısal bir açıdan ele aldı ve fırçasıyla yorumladı. 1941 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası'nın başlattığı Memleket Yolculukları projesinde yer aldı. Bu proje kapsamında güneybatıdaki Muğla iline giderek burada tütün çiftçileri, sünger avcıları ve kuru incir paketleyicileri gibi çalışan insanları resmetti.
1947’de Fransız Hükümeti’nin bursu ile Paris’e giderek çeşitli atölyelerde resim çalışmalarını sürdürdü. Paris'teki ilk yıllarında kendi kuşağının diğer üyeleri gibi soyut sanattan etkilenmiş ve o şehirdeki deneyimleri sonucunda eleştirel yön değişikliğine giden Türk sanatçılarından biri olmuştur. Geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet dönemlerinde Paris'e kültür elçisi olarak gönderilen ve yalnızca mevcut sanat akımlarını Türkiye'ye getirmesi beklenen önceki sanatçılardan farklı olarak, 1945'ten sonra Paris'e giden kuşak, çağdaş sanat akımlarıyla diyaloga girmiştir. Dönemin önde gelen galerilerinde kişisel sergiler düzenlediler ve başvuruları bir seçme sürecinden geçiren karma sergilere katıldılar. Eserleri Fransa, Belçika, Danimarka, Hollanda ve Avusturya'daki önde gelen müze koleksiyonları için satın alındı. Başlangıçta Turan, çeşitli orijinal baskı stüdyolarında Asgar Jorn, Pierre Soulages, Miró ve Picasso gibi sanatçıların litografi ve gravürlerini bastı, daha sonra Hans Hartung'un (1904-1989) asistanı olarak çalıştı. Bu deneyim onun dönemin sanatsal yaklaşımını ilk elden özümsemesini sağladı ve bu kuşağın önde gelen temsilcilerinden biri oldu. Turan'ın soyut resimleri ilk kez 1948'de Paris'te 'La Rose des Vents' (Fırıldak) adlı karma sergide sergilendi.
İlk nonfigüratif kişisel sergisini 1950’de "Galeri Breteau"da açtı ve daha sonra "Salon de Mai" ile "Salon de Comparaison"da eserlerini sergiledi. 1975-79 yılları arasında mermer heykeller de yapan sanatçı, mobil adı verilen ilk hareketli heykellerini 1976’da gerçekleştirdi. Paris öncesinde izlenimcilik ve kübizm akımlarının etkisi taşıyan manzara resimleri ve toplumsal içerikli resimler yapan Turan, daha sonra soyut sanata yöneldi. Çizgi ve leke uyumu, denge, ilişki, kompozisyon karakteri, Selim Turan’ın soyut çalışmalarını belirleyen başlıca niteliklerdir. Doğu sanatları, kaligrafi ve Anadolu folklorları etkisinde, lirik soyut ve figüratif soyut yapıtlar gerçekleştirdi. Çağdaş Türk Resmi’nde soyutçu yöndeki çalışmalarıyla öncüler arasında yer alır. 1994 yılında Paris’te vefat etmiştir.